Türkistan, Kazakistan’ın bir şehri. Hemen Özbekistan sınırında. Çimkentin yanı.

Kazakistan’a Taşken’ten çok rahatlıkla geçilebiliyor. Yarım saatte sınıra geliyor ve yürüyerek sınır geçiyorsunuz. Geçer geçme taksiler sizi bunaltacak şekilde ısrar ediyorlar. İyi bir pazarlık yapmanızı tavsiye ederim. Fiyat baya düşebilir.

Bu bölgelerde her şeyde pazarlık yapılmalı.

Türkistan şehrinin en önemli özelliği Ahmed Yesevi’nin kabrinin burada olması. İnanılmaz bir sanat eseri. Emir Timur yaptırmış.

Orta Asya Türklerinin her bir boyunu burada görmeniz mümkün. Çevre ülkelerden de ziyaret Çok oluyor. Her anı çok kalabalık. Kabrinin yanında 63 yaşından sonra girdiği yer altı çilehanesi de mevcut.

O döneme ait mimari özellikler korunmuş. Çok huzur verici bir mekan. Kompleks bir alan.

Ahmed Yesevî; Alim, büyük bir Allah dostu. Güzel ahlakı, İslâm’a uygun örnek yaşantısı ile gönüllere taht kurmuş bir veli.

‘Horasan Erenleri’ dendiğinden ilk akıla Ahmed Yesevi geliyor. Çünkü onları Ahmed Yesevi yetiştirmiş. Orta Asya’dan özellikle Anadolu’ya yayılmışlar. Büyük hizmetler vermişler.

 “Türkistan Pîri”, “Hazreti Sultan” ve “Hâce Ahmed” deniliyor.

Bir menkıbesini paylaşmak istiyorum.

Vaktini üçe ayırırdı. Günün büyük bölümünde ibadet ve zikirle meşgulken, sonra talebelerine zâhirî ve bâtınî ilimleri öğretirdi. Üçüncü bölümündeyse alın teriyle geçimini sağlamak üzere tahta kaşık ve kepçe yapıp satardı. Bir rivayete göre, hâlden anlar bir öküzü vardı. Öküzün sırtına bir heybe asar, içine de yaptığı kaşık ve kepçeleri koyup Yesi (bugünkü Türkistan) çarşısına salıverirdi. Kim kaşık ve kepçeden alırsa ücretini heybenin gözüne bırakırdı. Ücretini vermeyen olursa öküz o kimsenin peşini bırakmaz, nereye gitse ardından giderdi. Tâ ki adam ücreti heybeye koyana kadar… Akşam olunca da sahibinin evine gelirdi.